26 Ocak 2012 Perşembe

TESTİYİ KIRMADAN ÖNCE

          Fransa parlamentosu Ermeni soykırımı yoktur diyene ceza verme tasarınını kabul ettiği bir dönemi hep beraber gördük ve yaşadık. Bu dönemde en fazla duyduğumuz ve alışık olduğumuz cümle ''oy hesabı'' yapıldığı için böyle bir karar alındı şeklinde oldu.
                                                                    
        Biraz propaganda yapalım. Kime kimin propagandasını yapıyorsun demeyin. Önce biz bilelim, biz bilelim ki başkalarına doğru anlatalım meseleyi. Peki Fransa sadece oy hesabı yaparak böyle bir karar almış olabilir mi? Kabaca bir hesap yaparsak eğer Fransa'da yaşayan Ermeni vatandaşı nüfusunun ortalama 500.000 olduğunu söyleyebiliriz. Peki Türk vatandaşı ne kadar bu rakamdan daha azımsayacağımız bir ölçekde değil emin olun. Tasarının parlamentoya geleceği gün Türk vatandaşları bir eylem gerçekleştiridi ve televizyonlardan takip ettiğiniz gibi yaklaşık 50.000 vatandaş bu mitinge katıldı. Bir düşünün bu nasıl oy hesabıdır. Beşyüzbin Ermeni varsa daha fazla Türk vatandaşı var der insan mutlaka bu nüfusun araştırması yapılmıştır.

                                                                             

        Ama ortada çok dramatik bir gerçek var. Bizim Fransa da oy kullanacak vatandaşımızın sayısı 150.000-200.000 arasında değişiyor. Yani 300.000 kişi kaçak ya da farklı pasaportlara sahip. Farklı bir açıdan da bakalım bu nüfusun çoğu terör örgütünün yurt dışı yapılanmasında yer alıyor ve  bu yapılanmanın en kalabalık olan noktası Fransa. Ayrıca bu mitinge Avrupa'nın yakın başkentlerinden Bürüksel ve Berlin den otobüsler dolusu insan gitti ve 50.000 civarından vatandaşımız sesini duyurmaya çalıştı. Avrupada yaşayan vatandaş bu duruma ilgisiz çünkü onlarda artık bizim gibi kültürümüzü ve Tarihimizi açık bir şekilde anlatan kaynak bulmakta zorlanıyor.Millet olarak dış politikamız gider'e gider şeklinde işliyor ve temel bir kınama prensibimize bireyler olarak ayak uydurmakla yetiniyoruz.  Anlaşılabilir değerler gözler önüne  getirilemeyince kaçınılmaz son bu şekli alıyor.

      Avrupa'da elinde bulundurduğu herşeyi bütünü ile sahiplenme anlayışı hakim doğal olarak bizim kültürümüz ile fazla uyuşmuyor. Bizim inanç ve geleneklerimizden gelen yaşam felsefemizde insan önsafhadadır, herzaman insana değer verilmiştir. Bu neden bizim emperyalist bir toplum olmadığımızı, olamayacağımızı gösteren en belirgin örnektir.

       Bu arada; Fransız askeri ateşesi Franklin Bouillon Türk İstiklal Harbi sırasında Ankara'da Mustafa Kemal paşaya ile bir akşam yemeği sırasında ''KAĞNI KAMYONU YENEMEZ'' demiştir.

       30 Ağustos 1922′de Dumlupınar Meydan Savaşı’nın kağnıların taşıdığı silah ve cephanelerle kazanılacağını nereden bilebilirdi ki!!

      Haberiniz olsun;

      Tasarının kabulünün ardından meclis bahçesinde Ermeni dostlarıyla şampanya patlatarak kutlama yapan Valerie Boyer, Dağlık Karabağ’a giderek Azerbaycan ile Fransa arasında diplomatik kriz çıkarmıştı. Ey Türk istikbalinin evladı mevzuyu anlıyorsun değil mi?