3 Aralık 2012 Pazartesi

TRİBÜNDEN BAKIŞ

     



    Tribün bir yaşam biçimidir. Hani hepimizin başına gelmiştir aile büyüklerimiz derler ya oğlum ne işin maçta evde televizyon yokmu aç izle. Orada olaylar çıkıyor o kadar serseri arasında ne işiniz var. Futbolun iki temel canlı unsuru var. Bunlar futbolcu ve taraftar. Geri kalan hakemler, gazeteciler, yorumcular bunlar sadece orda bulunması gereken canlı araçlardır. Futbolcunun temel ilişkisi para ile olarak görülür diğer bir deyişle bu işi profesyonel olarak yapıyor ama futbolcu bir motor değil. Duygusu var hırs ve coşkusu var. Taraftar olmadan futbolcu olmaz futbolun anlamı hiç olmaz, taraftar olmadan 30 yaşında bir adamı topun peşinde koşarken görseler o adama futbolcu değil deli derler.


     Açıkça belirtmek gerekiyor tribün tabiatı dolayısıyla vahşidir. Severse tam sever, yıldız futbolcu 3 sezon oynamasın ses çıkarmaz yine bağırır, yine adını yazar pankartlara. Gerçek tribün irrasyoneldir, karşılıksızdır ama asla platonik değildir. Sahiplenir belkide daha ötesi olur. Orda burda gezinip caka satanlara en güzel cevabı tribün verir çünkü tribün emektir sevilen ve özenilen  adamları vardır. Çok ama çok zordur sessiz, derinden, kalpten tribüne bağlı kalmak.

    

                                                   


     Tribün oyunun bir parçasıdır. Sahadan önce tribünlere bakarsanız sürekli oyunun içerisinde olduğunu görürsünüz. Tepki verir alkışlar sürekli her pozizyon için ahlar yükselir. Herkes oyunun içerisinde herkes oyunun bir parçası çünkü. Peki futboldan kim anlar. Futboldan anlamak çok boyutlu bir kavramdır. Bizdeki şekli de anlıyormuş gibi görünmektir. Böyle günlük tarışmalar içerisinde bu duruma sıkça televizyonlar dahil olmak üzere her yerde rastlayabilirsiniz.


     Söylemekte bir sakınca görmüyorum farklı spor dallarından anlayan insan sayısı yok denecek kadar az ama konu futbol olunca durum değişiyor sanki salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Ayrıca futbolu sevmenin tek yolu futbolu anlamaktan geçmiyor. Oynamak, seyretmek, kendi becerisine göre yorumlamak tuttuğun takım galibiyetine sevinmek, yenilgisine üzülmek yanlışlara, haksızlıklara tepki göstermek gibi bu işin bir çok yadırgayamayacağımız boyutu var. Tribünler her statüden insanı içerisinde barındıran yegane bir ortam ve bir çoğumuz hayatın kalbi olarak görüyor .

                                                           
                                                            

   
   Son yıllarda taraftar profilinin ve tribün kültürünün değişmesiyle fetret devrini geçiren futbolumuza olumsuz olarak yansıyor. Ülkemizde bir takımın taraftarı olmak halkın büyük bir bölümü ve hatırı sayılır derecede sosyal medya, yazılı ve görsel medya tarafından olumsuz izlenime sahip. Bu bahsettiğim çevreler taraftarları potensiyel suçlu olarak göstermekte! Bu ülkede futbol kitleler halinde takip ediliyor ama yine bu ülkede maça gitmek tehlikeli bir olay olarakta gösterilebiliyor. Tribün kültürü bir felsefeyi benimser emek verilen her iş değerli, kıymetlidir. tribünde sesi çıktığı kadar tribün dışında da sesini duyurmak ister. Tribün kültürü bu tanımlar ele alındığında başlı başına bir değerdir.