27 Mayıs 2012 Pazar

KÖŞELİ YAZILAR







Toplumlardaki temel bölünme insanları etnik ve milli gruplara ayırıyor. Günümüzde milli ve manevi düşüncelerimizin karalandığı, bu düşüncelerin üzerine kırmızı çizgiler çekilmek istendiği ve bu karalama kampanyasını başlatanların belirli bir kesim tarafından baş tacı edildiği bir süreçte tamamen duruş ve düşüncelerini milli ve manevi değerlere saygılı, ahlaki kurallara uygun olarak duyurma gayesi olan insanlar gün geçtikçe yalnızlaşıyor.

Siyasi, iktisadi ve düşünce yapısı bakımından problemi çok olan bir ülkenin, yüzyıllardır yürekleri yaralı vatandaşları için eli kalem tutanlar neler yazmalı hangi mesajları vermelidir?


Bu günlerde bu düşüncelerin bütünü ele alındığında, tarihi gerçekçiliğe sadık kalmaya özen göstererek kan kaybına uğratılmaya çalışılan ahlaki düşünceler içerisinde bir çok mesaja yer vermek amacını ilke olarak kabul edenler ''ülkenin topraklarının bölüneceğinden değil ama insanların kalplerinin bölüneceğinden'' eminim çok korkuyor.



                    


Bundan dolayı yazılan ve değinilen konuların verilen mesajların siyasiler, yazılı, görsel medya ve özellikle sosyal paylaşım sitelerinde eğitici bir akışla iyiye ve doğruya yönlendirici bir çabası olmalıdır. Bu cümleyi kullanmak istemiyorum ama ''birlik ve beraberliğimizin'' baltalandığı bu günlerde ve milletimizin toplumsal kurallara göre yaşamını sürdürmekten hızla uzaklaşması göz önüne alındığında bu hassasiyet çok daha önemli bir şekilde kendini göstermiyor mu? Çeşitli inançlardan oluşan toplumumuzun milli ve manevi görüşleri paralelinde yüzyıllar boyuca örnek bir medeniyet çabası göstermiş milletimizin eski günlerini tekrar anımsaması için şapkadan tavşan çıkartmak yerine şapkayı önüne alıp düşünmesi daha iyi olacak gibi.


Maneviyatı çok üst düzeyde olan bu millet duygu ve düşüncelerini o gün yaşanmış olayları bir sonraki kuşağa aktarabildiği sürece zafer kazanmış sayılır. Eğer yaşanalar bu günden ibaret şıkışıp kalırsa malesef büyük bir eksikliğimiz oluşacaktır. Millet olarak yeterince bir sonraki kuşaklara yaşanan olayları aktaramamışız, coğrafyamızı bu ölçüde düzenleyemediğimiz ve bu kapsamda sanat etkinklikleri yapamamış olduğumuz görülüyor. Şiirde, edebiyatta, kitapta ve sinemada bu alışverişi doyurucu bir şekilde dile getiremedik ve gözler önüne seremedik. Belkide daha ilginç olanı biraz masumane davranarak batılılaşma süreci içerisinde onlara yani batılılara ayıp olmasın diye bu değerlerimizden ödün verdik!



Bu değerlerimiz bizden önceki kuşaklarımızda kalmamıştır, kalmamalıdır, kitaplarda ve gazete sayfalarında da kalmamalıdır. Yetişen kuşaklara mal edilmelidir. Yetişen birey bu düşüncelerin farkına vararak yaşamalıdır. Bu şekilde olduğunda biz duygusuna erişmek kolaylaşır, birlik ve beraberlik halinde yaşam kolaylaşır, ülkenin geleceğini güvence altına alma yolunda önemli bir adım atılmış olur. Hayatın akışı içerisinde giderken bir an durup tarihe bakmalı ve milletimizin kahramanlıklarını,fedakarlıklarını acılarını ve sevinçlerini anımsayarak bugünü birazda bu bilgiler ışığında bu manevi havada değerlendirmek aslında herkesin ihtiyacı olan bir uyanmadır.

Unutmayınız ki bu düşünceler var olduğu ve korunduğu sürece vatanımız harabeye, Türk milleti etnik kalıntıya asla dönüştürülemeyecek, cumhuriyetimiz hasar alsa da yere düşmeyecektir.