23 Nisan 2012 Pazartesi

FUTBOL VE SAYGI

       Taraftar olmak takımını koşulsuz şartsız iyi ya da kötü günde desteklemek ve peşinden gitmektir. En kısa ve en net özeti budur. Her tribün tepki gösterir zaman  geçiren oyuncuya, abartılı sevinç gösteren oyuncuya. Ne yazık ki o oyuncularla ilgili çok acık aynı zamanda cok acı bir gerçek vardır. Formalarında taşıdıkları Respect yazısını taşıyamazlar çünkü öyle bir o yazıyı taşıyabilmeleri için o saygıyı haketmeleri gerekir. Sözün nereye geleceği çok açık Mehmet Topuz öyle bir kaygısının olmadığını birkaç yıl önce hepimize gösterdi.


                                                                 

      Her takım iyi ya da kötü oynadığı bir derbi sonrası kazanıyorsa sevinebilir. Bunu taraftarı ile paylaşabilir. Burda eksik ya da kusur görmez kimse ama sen oynadığın takımda iki şampiyonluğu son dakika da kaybedeceksin diğer şampiyonluğun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen henüz tescillenmemiş olacak bundan 16 yıl önce Trabzonspor ile şampiyonluk maçına çıkan ve galibiyet golünü atan, maç sonrasında biz burda seviniyoruz ama diğer tarafta kaybedenler var ve onlarda bu sevinci çok hakediyor diyen adam senin teknik direktörün olacak. Saygı diyorum hani bizleri geçtim kendi değerlerine karşı saygılı olsan biraz. Ben çok gülmüştüm mesela bir karikatürde çocuk soruyordu: Abi Mehmet Topuz hangi takıma transfer oldu. Abinin cevabı çok trajik: Yayın siyah beyaz belli olmuyor diyordu. Maç içinde gündeme gelememenin oluşturduğu bir kaygıyı maç sonunda bu şekilde anlatmaya çalışırsan tepki bu şekilde olur kusura bakma.  Bu arada Volkan hakkında tek bir cümle bile yazmıyorum. Ne olduğunu neler yaptığını milli maçlar dahil çok özen göstererek olağanüstü performansını gölgede bırakıyor.


                                                         

     Birazda taraftardan bahsedelim. Her maçı stad da canlı izlemeyen herkes merak ediyordu Galatasaray taraftarı kazanırken sesi çıkmıyor ama kaybedince bakalım ne olacak kendi nabzını nasıl ölçecek diye düşünüyordu. O stad da bütün maçları izlediğim için rahatlıkla söylüyorum. Elimizi taşın altına koyan biz olduk. Pasif bu taraftar dediler, takımı destekledik korkak bu taraftar dediler. Biz haklıyız diye düşündük Söylenenleri umursamadık. Tribün arabestliğine son verip branş farketmeksizin yurt içi ve yurt dışında sesimizi duyuran olduk. Tribün şovları ve sosyal sorumluluklar ile abartmadan destek verdik. Hiçbir olumsuzluğa prim bırakmadan sezon sonuna kadar takımımızın arkasında durduk. Küfür olmadan da katkı sağlanabileceğini göstererek çıtayı çok yülselttik. Kısa bir not ekleyelim basını olayları kışkırtmakla suçlayanlar önce kendi davranışlarına kendi yaptıklarına bakmalı çünkü Galatasaray taraftarı sahaya girmeyerek durşunu göstermiş, küfür etmeyerek sorumluluğunu ispatlamış, rakip teknik direktörün ve yedek kulübesindekilerin kafasını yarmayarak tavrını sergilemiştir.

     Ama siz de haklısınız biz söz konusu GALATASARAY olunca çok abartıyoruz.

 Unutmadık;

  Ne yazık ki Fatih Çalışkan'ın ve Vedat Gerekmen'in ölümüne neden olanlar kendileri üzerinden prim yapmaya çalışacaklardır. Futbol ailesinin değil ama Başta kendi aileleri olmak üzere gerçek manada futbola gönül verenlerin başı sağolsun, mekanları cennet olsun...